Alihan Öztürk
Edebiyat'a Yeni Bakış!

Yazılar

Hızlı Oku

Fuzulî

Fuzulî

        Çocukluğumdan bu yana hep düşünmüşümdür Fuzulî’yi… 

        Fuzulî, bilmem herkes tanır mı ünlü bir Türk düşünür ve aynı zamanda edebiyatçıdır. Çoğu kişi onu beyitleriyle tanır. Milattan önce yaşamış bu ünlü zatı bugün kaleme almamın sebebi ise kendisie seçtiği mahlâstır. Ben de dahil milyonlarca kişi gerçek adını bilmemekle beraber, çoğu insan gerçek adını Fuzulî sanar. Ben bu zat ile ilköğretim sıralarında tanıştım. Dikkatimi en çok çeken nokta ise mahlâsı idi. Beyitlerini çok beğendiğim için bu gizemli mahlâsın mânâsını çözmeye çabaladım. Ulaştığım ilk bilgi ise bu gizemli mahlâsın mânâsı “Gereksiz”, “Lüzumsuz” idi. Çok şaşırmıştım. “Bir insan, -Ki böylesine bir zat- neden kendisine gereksiz desin ki?” soruları zihnimi kurcalamaya başladı. Belki de bunu anlayamayacak yaşta olmamdı bu işi bu denli zor kılan… 
         Bu arayışın üzerinden beş-altı yıl geçtikten sonra, şimdi, anlamaya başlıyorum… Bu muhterem zatın kudretini şimdi anlıyorum. O aslında yaşadığı zamandan bize, ahir zaman gençliğine bir mesaj gönderdi… O muhterem zat bizlere çok değerli iki miras bıraktı. Bunlar öyle miraslar ki çok basit görünmesine rağmen çok ağırdır. Birincisi beyitleri; okuyan bilir, muazzam güzelliktedir… İkincisi ise 
mahlâsıdır. Atlanmaması gereken nokta ise bu mahlâsın “Gereksiz” olmayışıdır. Yaşadığı zamanda ne anlama gelir bilemem ama bize verdiği derin bir mesajdır. Bu mesajı ise kendi ağzından söylemek istiyorum: “Ben lüzumsuzum, sen lüzumsuzsun; Bu fani dünya lüzumsuz… Lüzumlun olan birtek gerçek vardır ki o da yüce Allah ve her nefsin varacağı ahirettir…”

 

Değerlendir


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol